DOLAR
32,2865
EURO
34,7611
ALTIN
2.411,27
BIST
10.267,09
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Antalya
Açık
25°C
Antalya
25°C
Açık
Salı Parçalı Bulutlu
24°C
Çarşamba Az Bulutlu
24°C
Perşembe Az Bulutlu
26°C
Cuma Hafif Yağmurlu
21°C

AYETEL KÜRSİ’NİN OKUNUŞU VE MEALİ: Ayetel Kürsi Arapça Yazılışı – Türkçe Anlamı – Meali Ve Tefsiri

Antalya Bilet…

AYETEL KÜRSİ’NİN OKUNUŞU VE MEALİ: Ayetel Kürsi Arapça Yazılışı – Türkçe Anlamı – Meali Ve Tefsiri
REKLAM ALANI
05.02.2024 23:14
0
A+
A-

AYETEL KÜRSİ'NİN OKUNUŞU VE MEALİ: Ayetel Kürsi Arapça Yazılışı - Türkçe Anlamı - Meali Ve Tefsiri

Bakara suresinin 255’inci ayeti olarak bilinen Ayetel Kürsi, Kur’an-ı Kerîm’in bütünü içinde ayrı bir fazîleti olması ile biliniyor. Adını, âyetin içinde geçen ve “taht, hükümranlık, ilim, kudret” gibi mânalara gelen kürsî kelimesinden alan Ayetel Kürsi on cümleden oluşuyor. Ayetel Kürsi’de Allah’ın birliği, Allah’ın hay (daima diri) ve kayyûm (zâtı ile kāim) olduğu, uyuklama ve dalgınlık gibi beşerî sıfatlardan münezzeh olup kâinatı kendi tasarrufunda bulundurduğu bildiriliyor. Öte yandan Allah’ın izni olmadan kimsenin şefaat edemeyeceği, bilgisinin ezel ve ebedi kuşattığı, kudretinin arz ve semaları kapladığı ve zâtının çok yüce olduğu gibi konulara da değiniliyor. Vatandaşlar da Ayetel Kürsi’nin Türkçe Anlamı, Arapça okunuşu ve Meali ile Tefsiri gibi konulara hakim olmak üzere, Ayetel Kürsi hakkında internet ortamında araştırma yapıyor. İşte, Ayetel Kürsi’nin Arapça Yazılışı – Türkçe Anlamı – Meali Ve Tefsiri…

Fazileti ve önemi hadislerce bildirilen Ayetel Kürsi namazlar ve namazlardan sonra sık sık okunur. Bazı hadislerde Hz. Peygamber Kur’an’da en büyük âyetin Âyetü’l-kürsî olduğunu, yatağına girerken onu okuyan kimseyi Allah’ın koruyacağını ve şeytanın ona yaklaşamayacağını, bu âyetin içinde Allah’ın en yüce isminin bulunduğunu ve Kur’an âyetlerinin efendisi olduğu rivayet ediliyor. Bazı hadislerde de Âyetü’l-kürsî’yi okuyana Allah’ın hemen bir melek göndereceği rivayet ediliyor.
Genellikle bu isimler ya Âyetü’l-kürsî’nin fazileti (a‘zamü’l-âyât, seyyidetü âyi’l-Kur’ân, efdalü âyi’l-Kur’ân, eşrefü âyi’l-Kur’ân) veya konusu (âyetü sıfâtillâh, âyetü’t-tevhîd) yahut da okunduğu takdirde sağlayacağı faydalar (el-âyetü’l-hâfıza, el-âyetü’d-dâfia) göz önünde bulundurularak düşünülmüş ve düzenlenmiştir.Ayetel Kürsi Arapça OkunuşuBismillahirrahmânirrahîm.255– Allâhü lâ ilâhe illâ hüvel hayyül kayyûm, lâ te’huzühu sinetün velâ nevm,- lehu mâ fissemâvâti ve ma fil’ard, men zellezi yeşfeu indehu illâ bi’iznih,- ya’lemü mâ beyne eydiyhim vemâ halfehüm,- velâ yü-hîtûne bi’şey’im min ilmihî illâ bima şâe vesia kürsiyyühüssemâvâti vel’ard,- velâ yeûdühû hıfzuhümâ ve hüvel aliyyül azim.
Allâhü lâ ilâhe illâ hüve’l-hayyü’l-kayyûm, lâ te’huzühû sinetün ve lâ nevm, lehû mâ fi’ssemâvâti ve mâ fi’l-ard, men-ze’l-lezî yeşfe’u ‘indehû illâ bi-iznih, ya’lemü mâ beyne eydîhim ve mâ halfehüm, ve lâ yuhîtûne bi-şey’in min‘ılmihî illâ bimâ şâe, vesi’a kürsiyyühü’s-semâvâti ve’l-arda ve lâ yeûdühû hifzuhumâ ve hüve’laliyyü’l-azîm.Ayetel Kürsi Türkçe AnlamıRahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla.255– Allah’tan başka hiçbir İlah yoktur. O, daima yaşayan, daima duran,- Bütün varlıkları ayakta tutandır. O’nu ne gaflet basar, ne de uyku.- Göklerdeki ve yerdeki herşey O’nundur. O’nun izni olmadan huzurunda şefaat etmek kimin haddine! Onların önlerinde ve arkalarında ne varsa hepsini bilir.- Onlar ise, O’nun dilediği kadarından başka ilminden hiçbir şey kavrayamazlar.- O’nun hükümdarlığı, bütün gökleri ve yeri kucaklamıştır. Her ikisini görüp gözetmek,- Ona bir ağırlık da vermez. O, çok yüce, çok büyüktür.
Allah, O’ndan başka tanrı yoktur; diridir, her şeyin varlığı O’na bağlı ve dayalıdır. Ne uykusu gelir ne de uyur. Göklerde ve yerde ne varsa hepsi O’nundur. O’nun izni olmadıkça katında hiçbir kimse şefaat edemez. Onların önlerinde ve arkalarında olanları O bilir. O’nun ilminden hiçbir şeyi -dilediği müstesna- kimse bilgisi içine sığdıramaz. O’nun kürsüsü gökleri ve yeri içine almıştır. Onları korumak kendisine zor gelmez. O yücedir, mutlak büyüktür.Ayetel Kürsi Faziletleri ve FaydalarıAyetel Kursi fazileti ve faydası bol bir duadır. Bin bir faydası olan bu ayet-i kerimenin yaşlı, çocuk, hasta, sağlıklı herkese okunması ve gücü yeten herkesçe okunması tavsiye edilir. İşte Ayetel Kürsi faziletleri ve önemi:1- Uyumadan önce okunduğu takdirde kişiyi ladana korur, rahat bir uykuya vesile olur. Hz. Muhammed (s.a.v.) “Yatağına yatınca Ayetel Kürsi’yi oku, devamlı olarak Allah’tan bir koruyucun olacak ve sabaha kadar sana şeytan yaklaşamayacaktır” diye buyurmuştur.2- Ayetel Kürsi, faydası ve bereketi bol bir duadır. Sahip olunan varlığa, sağlığa, bolluğa, nimete şükür için okunduğunda bereketi arttırır, sağlık ve afiyetin artışına vesile olur.3- Allah (C.C)’nin en büyük sıfatlarını içeren dua, O’nun isminin anılmasıyla binlerce sevaba vesile olur.4- Bu duayı sıkça tekrar eden Müslaman, sevap kazanır, cennetlik kullar arasında yerini alır. Günahların affedilmesi sayesinde, Ayetel Kürsi, kabir ve cehennem azabından kurtulmaya vesile olur.5- Ayetel Kursi, kişiyi şeytanın belalarından korur. Çevresindeki kötü niyetli kişiler dua sahibine zarar veremez.
6- Ayet-el Kürsi’yi okuyanlar gereksiz vesvese, kaygı ve telaştan arınır. Öfkeli ve huzursuz bir ruh haline sahip kişiler bu dua ile psikolojik olarak rahatlar.7- Aynı şekilde gece huzursuzluğu, sık sık kabus görme, uykudan korkarak uyanma, içsel bunalım, ürkeklik gibi durumlarda da şifa vesilesidir. Hem yetişkinler hem de çocuklar için bu tip korkularda şifa niyetine okunmalıdır.8- Anksiyete, depresyon, panik atak, depresyon gibi ruhsal sıkıntılarda da Ayetel Kürsi’nin gücü ve önemi oldukça büyüktür. Bu gibi durumlarda Esma-ül Hüsna ile birlikte Ayetel Kürsi’yi sıkça tekrar etmek kişiyi bulunduğu halden kurtararak ferahlamasına vesile olur.9- Ayetel Kürsi’nin okunduğu evin bereketi eksik olmaz. 10- Bu duanın okunduğu evi melekler gözetir, kötü niyetli kişiler bu haneye giremez.elekler tarafından gözetilir. 11- Bu dua evin bereketinin artmasını sağlar. Mutfakta duayı zikretmet berekete ve yemeğin şifasını artırır.
İçinde Allah’ın kürsüsü zikredildiği için “Âyetü’l-kürsî” adıyla anılan bu âyet hem muhtevası hem de üstün özellikleri sebebiyle dikkat çekmiş, hakkında hadisler vârit olmuş, çok okunmuş, şifa ve korunmaya vesile kılınmıştır. Kelime-i şehâdet ve İhlâs sûreleri nasıl İslâm inancının özünü ihtiva ediyor ve insanlara Allah Teâlâ’yı tanıtıyorsa Âyetü’l-kürsî de –onlardan daha geniş ve detaylı olarak– bu özelliği taşımaktadır. Bir önceki âyette peygamberlerin getirdiği bunca âyet ve “beyyine”ye (imana götüren işaret ve delil) rağmen insanların ihtilâfa düştükleri, kiminin küfrü kiminin imanı tercih ettiği zikredilmişti. İnsanı imana götüren deliller, aklını kullanarak üzerinde düşüneceği “kendisinde ve yakından uzağa çevresinde (enfüs ve âfâk)”, peygamberleri desteklemek üzere Allah’ın onlara lutfettiği mûcizelerde ve vahiy yoluyla yapılan “sağlam delillere dayalı sözlü açıklamalar”da görülmektedir. Bu âyet gerçek mâbudu arayanlar için eşsiz ve başka hiçbir kaynaktan elde edilemez bir açıklamadır, delildir.Şevkânî’nin Buhârî, Müslim, Nesâî, Ahmed b. Hanbel gibi sahih kaynaklardan derlediği hadislerden birkaçı bile bu âyetin önemi hakkında bir fikir edinmeye yetecektir:Hz. Peygamber, Übey b. Kâ‘b’a “Allah’ın kitabından hangi âyet en büyüğüdür” diye sorup “Âyetü’l-kürsî’dir” cevabını alınca onu tebrik etmiştir (Müslim, “Müsâfirîn”, 258).Yine Übey’in hurmasına şeytana tâbi bir cin musallat olmuş; vermeyi, dağıtmayı seven Übey’i bundan vazgeçirmek üzere hurmayı aşırmaya başlamıştı. Übey mahlûku takip ederek yakaladı. Garip bir şekli vardı. Onunla konuşunca kimliğini ve maksadını anladı. Kendilerinden nasıl kurtulabileceğini sorunca “Bakara sûresindeki kürsü âyeti ile” dedi ve ekledi: “Onu akşamda okuyan sabaha kadar, sabahta okuyan akşama kadar bizden korunmuş olur.” Sabah olunca Übey durumu Hz. Peygamber’e aktardı. Resûlullah, “Habis doğru söylemiş” buyurdu.Buhârî’de de Ebû Hüreyre’den naklen yukarıdakine yakın bir rivayet vardır. Hz. Peygamber’e hadiseyi anlatınca şeytan olduğunu öğrendiği hırsız Ebû Hüreyre’ye şöyle demiştir: “Yatağına yatınca Âyetü’l-kürsî’yi oku, devamlı olarak Allah’tan bir koruyucun olacak ve sabaha kadar sana şeytan yaklaşamayacaktır.”Allah varlığı ezelî, ebedî, zaruri ve kendinden olan, her şeyi yaratan, her şeyin mâliki ve mukadderatının hâkimi, her şeyi bilen ve her şeye kadir olan… yüce mevlânın öz ismidir. Bu öz isim zikredildikten sonra hem O’nun vahdâniyeti (birliği, tekliği) hem de İslâm’ın getirdiği imanın tevhid (Allah’ı birleme, bir bilme) özelliği açıklanmak üzere “O’ndan başka tanrı yoktur” buyurulmuştur.Müşrikler elleriyle yaptıkları putlara tapmakta idiler. Bunlar cansız eşyadan yapılırdı. Canı bile olmayan varlığın ilâh olamayacağını ifade etmek üzere hemen arkasından “O diridir” buyurulmuştur. Evet Allah diridir, O’nun hayat sıfatı vardır ve tıpkı diğer isimleri ve sıfatları gibi bunun da mahiyetini ancak kendisi bilmektedir.Gerek Araplar’daki gerekse diğer kavimlerdeki müşriklerin çoğu büyük bir Allah’a inanmakla beraber bunun yanında –her birine bir işlev tanıdıkları– sözde tanrılara inanmışlardır. Bu inanç tevhide aykırıdır. Tevhidi açıklayarak başlayan âyet, Allah Teâlâ’nın “kayyûm” sıfatını zikrederek “küçük, aracı, özel görevli… tanrılar”a gerek bulunmadığını ifade etmektedir. Çünkü kayyûm, “bütün varlıkları görüp gözeten, yöneten, bir an bile onları bilgi ve ilgisi dışında tutmayan” demektir.“Onu ne uyku basar ne uyur” cümlesi, hay ve kayyûm sıfatlarını pekiştirmekte ve biraz daha anlaşılmasını sağlamaktadır. Uyku basan veya fiilen uyuyan birinin gözetim, yönetim, koruma gibi işleri yerine getirmesi mümkün değildir. Allah Teâlâ’nın kayyûmluğu kâmil ve kesintisiz olduğuna, daha doğrusu kayyûm sıfatı bunu ifade ettiğine göre O’nu ne uyku basar ne de uyur.Yerde ve gökte ne varsa –başka hiçbir kimseye değil– O’na aittir; yaratanı da gerçek sahibi de O’dur. Âyetin bu mânayı ifade eden parçası “Yalnız O’na aittir” kısmıyla tevhidi öğretirken “başkasına değil” mânasıyla de şirkin çeşitlerini reddetmektedir. Çünkü müşrik toplumlar varlıkları yaratılış, aidiyet ve yetki bakımlarından çeşitli tanrılar arasında paylaştırmışlar; meselâ yıldız, gök, yer… tanrılarından söz etmişlerdir. “Yerde ve gökte” tabiri Arapça’da “bütün varlıklar” mânasında kullanılmakta, adına yer ve gök denilmeyen veya maddî mânada yere ve göğe dahil bulunmayan mekânlar ve buradaki varlıklar da bu ifadenin içine girmektedir.Allah’a ortak koşan kâfirlerin bir kısmı, bu ortakların O’na denk olduklarına değil, O’nun nezdinde reddedilemez şefaat, geri çevrilemez aracılık hakkına sahip bulunduklarına inanmakta ve putlara bu anlayış içinde tapınmaktadırlar. “Allah katında, O izin vermedikçe hiçbir kimse şefaat edemez” mânasındaki cümle bu inancın asılsızlığını ortaya koymakta; şefaatin de izne bağlı bulunduğunu, O izin vermedikçe ve dilemedikçe kimsenin böyle bir yetki ve imkâna sahip olamayacağını özlü ve etkili bir şekilde zihinlere yerleştirmektedir. Allah katında kendisine şefaat izni verilenlerin durumu ve yetkileri, ödül törenlerinde ödülleri vermek üzere kürsüye çağrılan şeref konuklarınınkine benzemektedir. Ödülün kime verileceğini bilen ve belirleyen onlar değildir. Ancak bu merasimi tertipleyenlere göre onlar, şerefli, saygıya lâyık, büyük kimseler olduklarından kendilerine böyle bir imtiyaz verilmiştir. Allah katında şefaatlerine izin verilecek olanlar da Allah’a yakın ve sevgili kullar olacaktır.Allah’tan başka bütün şuur ve bilgi sahiplerinin bilgileri sınırlıdır, doğru da yanlış da olmaya açıktır. Bu genel gerçek şefaat meselesine uygulandığında kimin şefaate lâyık olduğunun da ancak Allah tarafından bilineceği anlaşılır. Çünkü dış görünüşü (mâ beyne eydîhim) itibariyle şefaate lâyık görülenlerin, kullar tarafından görülemeyen ve bilinemeyen iç yüzleri (mâ halfehüm) itibariyle böyle olmamaları mümkündür. Allah birdir ve yalnızca O ibadete lâyıktır; çünkü O’ndan başka olmuşu, olacağı, gizliyi, açığı, geçmişi, geleceği, görüleni, gaybı bilen yoktur.Kürsî (kürsü), “koltuk, sandalye, taht” anlamlarına gelir. Mecazi olarak saltanat, hükümranlık, mülk mânalarında da kullanılmaktadır. Allah Teâlâ’nın üzerine oturulan maddî alet mânasında kürsüsü olamayacağından –bu O’nun bizzat açıkladığı yüce sıfatlarına aykırı düştüğünden– burada kürsüden bir başka mânanın kastedilmiş olması gerekir. Esasen Kur’an’da Allah’a nisbet edilen, “Allah’ın…” denilen her şeyi, O’nun varlığına dahil veya kullandığı bir şey olarak anlamak da doğru değildir. Meselâ “Allah’ın evi, Allah’ın ruhu, Allah’ın emri, Allah’ın kölesi” tamlamalarında Allah’a ait olan şeyler böyledir. Bunlar ne O’nun varlığının bir parçasıdır ne de kullandığı araçlardır; önem ve şereflerinden dolayı O’nun” diye tanımlanmışlardır. İbn Abbas’a göre kürsüden maksat ilimdir. O’nun ilmi her şeyi kaplar. Âyetin bu kısmını, “kürsüden maksat O’nun hükümranlığıdır ve buna sınır yoktur, hiçbir şey O’nun dışında kalamaz” veya “Allah semavatı, arzı, arşı Kur’an’da zikretmiş, fakat bunlardan maksadın ne olduğunu açıklamamıştır. Kürsüsü de böyle bir varlıktır, yerleri ve gökleri içine alacak kadar geniştir. Ne ve nasıl olduğunu ise ancak kendisi bilmektedir” şeklinde anlamak mümkündür.Yüce, kâmil, eşsiz sıfatlarının bir kısmı âyette zikredilen yüce Allah’a, kulların sonsuz gibi gördükleri kâinatı korumak, gözetmek ve yönetmek elbette güç gelmeyecek, O’nu yormayacak, meşgul bile etmeyecektir. Çünkü O yücelerden yücedir, kimse bilmez nicedir.
Namazlardan sonra ‘Âyetü’l-kürsî’yi okumak menduptur. Zira Hz. Peygamber (s.a.s.), ‘Âyetü’l-kürsî’nin özellikle yatmadan önce ve namazlardan sonra okunmasını öğütlemiştir (Buhârî, Vekâlet, 10 [2311]; Tirmizî, Fezâilü’l-Kur’ân, 2 [2879]; Nesâî, es-Sünen’ül-kübrâ, 9/44 [9848]; Taberânî, el-Mu‘cemü’l-kebîr, 8/114 [7532]).
Ayetel Kürsi, Felak Nas duaları ile birlikte okunduğunda nazar, göz değmesi, korku, vesvese, iç huzursuzluğu gibi dertlere çare olur. Bu nedenle bu dualar çocuklara, bebeklere, hastalara, hamile ve lohusalara da sık sık okunmaktadır. Bu dualar, sabah evden çıkmadan, geceleri yatmadan, önemli bir işe başlarken, yola çıkarken okunabileceği gibi akla her geldiğinde okunabilir.

Antalya Bilet

YAZI ARASI REKLAM ALANI
REKLAM ALANI